Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Yoğun bir ay olmasına rağmen güzel bir kitaptı. Tam olarak Binbir gece masallarını anımsattı demeden geçemeyeceğim. İlk dört hikayesini severek okumuş olsamda, kitabın asıl hikayesi olan son bölüm ne dil ve anlatım olarak diğer bölümlerle uyuştuğunu düşünüyorum, ne de yazarın Türkiye‘de geçen hikaye de cümle arası kişisel yersiz betimlemeri hoşuma gitti.
Konusuna geçecek olursak.
Kitabın ilk yarısı dört ayrı öyküden oluşmakta. Diğer yarısı ise kitap ile aynı isimde olan Bülbülün gözündeki cin hikayesini anlatmakta.
Gillian Perholt orta yaşlı bir anlatıbilimcidir. Bir konferans için Türkiye’de bulunan Gillian ile önce Ankara’ya Anadolu Medeniyetler müzesine, ardından İzmir’e ve Efes’e, İstanbul’a Ayasofya’ya, Kapalıçarşı’ya geziye çıkıyoruz. Son durak olarak Gillian’ın antika dükkanında Çeşmibülbül ile bir araya gelişini okuyoruz.
Yorum Yaz