Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Albert Camus 1913 yılında Cezayir’de dünyaya gelir ve Cezayir Üniversitesi’nde sürdürdüğü felsefe öğrenimini sağlık nedenleriyle yarıda bırakır. 1938’de Paris’e giderek ilk yapıtları olan “Tersi ve Düzü”, “Düğün”ü yayımlar. Edebiyata asıl girişini 1942’de yayımlanan “Yabancı” adlı romanı ve “Sisifos Söyleni” başlıklı felsefi denemesiyle yapar.
Albert Camus Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen ve bugünün düşünce yapısına örnek gösterilecek en önemli kişilerden biridir. Kendisi 1960 yılında bir araba kazasında yaşamını yitirmiştir.
Elimde bulunan ve bitirmiş olduğum “Düşüş” adlı eseri bana bir romandan ziyade tek bir kişiden oluşmuş monolog izlemini uyandırdı. Tek kişilik bu dev kadronun karakteri ise Jean- Baptiste Clamence’dir. Kendisi Parisli saygın bir avukattır. Soylu davaların avukatlığını yapar. Kitap boyunca insanın kendisine dahi itiraf edemediği insancıl duyguları iyilik ve kötülükleriyle bir bir ortaya çıkarır. Adeta sizinle sohpet içerisindedir ve çoğu yerde içinizi okur. Bir bakıma kendiyle yüzleşmesidir. Bu yüzleşme esnasında bize başarılarının başarısızlığa dönüşmesini bize birebir aktarır. Bir bakıma da tüm kitap boyunca burjuva ahlak anlayışıyla zekice alay eder.
Onun “düşüş”ünde hepimizin hikayesi vardır, biliyor ve inanıyorum. Sende hikayeni dinlemek istemez misin?
Yorum Yaz